Bazılarımız haklı olarak şu duruma dikkatimizi çekti: 27 Şubat'ta askerimizin uğradığı saldırıdan önce tuhaf şeyler olmuştu. Beyaz Zengin Adam işbirlikçisi bazı güçlü kimseler şundan söz ediyorlardı ki kendileri durduk yere yakında siyasi iktidara geleceklermiş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan yakında ülkemiz liderliğini bırakmak zorunda kalacakmış, o yüzden devlet bürokrasisinde çalışanlar cumhurbaşkanına değil, kendilerine itaat etmeliymiş. Neredeyse kesin bir şekilde öyle görünüyor ki Beyaz Zengin Adam işbirlikçisi münafıklar öyle sanıyorlardı ki İdlib'deki gibi yaklaşan bir saldırı ahalimiz ve hükûmetimizin aleyhinde büyük bir sarsıntı mahiyetinde tezahür edecekti. Onlara göre, Tayyip Erdoğan liderliğindeki biz bağımsız Türkiye taraftarları ve daha genel olarak "Beyaz Zengin Adam'dan bağımsız Akdeniz" taraftarları bu hadiseyle beraber büyük bir darbe alacaktık. Ardından kendileri halkı savaştan kurtarıcı olarak sahte sahte ortaya çıkacaklardı ve Beyaz Zengin Adam'la işbirliği içinde büyük sükseye kavuşacaklardı. Böylece, bürokratik yerleşik sistemle ilişikli bu kişilerin mutlak siyasi iktidarlarına giden yoldaki kilit bir taş döşenmiş olacaktı. Ama bir kere daha, önemli bir olayın ardından, onların böylesi beklentilerinin tersi oldu.
Her defasında hangi büyük ve heybetli planı denerlerse denesinler hüsran ve şaşkınlık içinde kalakalıyorlar, çünkü inanmak istemeseler de artık eski güçleri yok, sadece temenniler içinde oyalanıyorlar ve çünkü Allah kötü planlar kuranların değil, güzel davrananların yanındadır.
- En güçlü zamanları Gezi Kalkışması sıralarıydı.
- 17-25 Aralık'ta biraz keyifleri kaçmıştı, ama güçlüydüler.
- 15 Temmuz'a kadar sarsılmışlardı, ama hâlâ ayaktaydılar.
- Şimdi ise topal ve hasta hâldeler, ama kendilerini hâlâ sağlam ve baskın sanmak istiyorlar.
Siyasi mücahede bitmeyecektir, ancak asıl mücahede kendi hanelerimizdedir. Ak Parti yönetimi en kısa zaman içinde ve en geç 2023'e kadar bu bakımdan kendine gelmelidir. Bir düşünün: Gençlerden nasıl oy alacaksınız? Şunu vaat ederek mi ki Avrupa Birliği'yle ve HDP-CHP'li feminist aile düşmanı örgütlerle işbirliği içinde kadınları erkeklere karşı daha da güçlendireduracaksınız ve böylece kendilerinden sosyal statüce üstün erkek göremeyen, 50'de 1'lik kapitalist ve bürokratik (ve erkeklik taslayıcı maganda) üst sınıf haricinde erkek beğenemeyen modern güçlü genç kadınlar aile kurabilmekten git gide daha da uzaklaşacak? Erkeklerin söylediği hemen her lafın kadın hakları adına cinsel sarkıntılık saldırısı sayılabilmesiyle ve bir adamın kendi eşiyle cinsel ilişkisinin kadının kendini "kandırılmış" hissetmesi hâlinde evlilik içi tecavüz kabul edilmesiyle ve böylece erkeklerin ürkütülüp aile kuramaz hâle getirilmesiyle övünerek ve hatta bundan daha da ötesini vaat ederek mi gençleri kendinize çekeceksiniz? Gençleri (ve aslında orta yaşlıları da) aile düşmanı yargının ve Avrupa Birliği'nin ve birçok açgözlü feministlerin, yani Avrupa Birliği fonlarından faydalanarak zenginleşenlerin eline bırakarak mı gençlerden ve orta yaşlılardan destek toplayacaksınız? Dikkat ediniz ki söz konusu açgözlü feministlere HDP'li ve CHP'li "Kürdistan ve Dersim aktivistleri"nin (!) yani PKK ve DHKP-C'ye yakın kimselerin yanında o kadınlar da dâhildir ki onlar Ak Parti adına hareket etmektedirler fakat "Anadolulu taşra aristokratı" ruhludurlar ve bu yönden, Ak Parti'den ayrılmış Ahmet Davutoğlu çevresiyle çok benzeşirler. Nitekim Ahmet Davutoğlu ve çevresi şu anda sözde kadın haklarına hizmetleriyle ve uluslararası aşırı-feminist İstanbul Sözleşmesi'ni gerçekleştirmiş olmakla övünmektedir.
Beyaz Zengin Adam'ı çatışmada yenmek büyük bir başarıdır. Bunu sağlayan kahramanlarımızı ve özellikle Allah yolunda katledilen şehitlerimizi Allah ödüllendirecektir ve biz de onlara gereğince saygı ve destek vermeliyiz. Diğer taraftan, Beyaz Zengin Adam aile ve boşanma kanunlarıyla bir sahte kurtarıcı olarak ailelerimize en saldırgan şekilde müdahale ederken ve ailelerimizde artık bizi gereksiz gösterip bizim yerimizi almaya çalışırken, onu ailelerimizin içinde yenmek asıl zorlu mücahededir ve en büyük cihadı orada yapmak zorundayız. Bunun içindir ki öncelikle ilgili bakanlıklar feminist personelden arındırılmalıdır, onlardan ki genellikle Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerinden gelirler ve modern Beyaz Zengin Adam eğitimini çok ileri derecede almışlardır, böylelikle hem geleneksel mahalli kültürleri hem de modern eğitimleri sebebiyle kadın-egemen zihniyetlidirler ve sıradan ahalimize karşı taşra zengini kibri sergilemekten yana kötü şöhretlidirler. Nitekim bizim birçok Rumelili büyüklerimiz erkek-egemen Rumeli aile kültürümüzde yetiştikleri için, şimdiki kadın-egemen ve aile karşıtı Beyaz Zengin Adam düzenine ve onunla oldukça uyuşan bazı mahalli kadın-egemen geleneksel kültürlere en çok içerlerler. Bu büyüklerimizden biri durumu bana şu şekilde kısaca özetledi: "Cahiller hoca oldu, kadınlar koca oldu." İşte bu bozuk durumu değiştirmeden Beyaz Zengin Adam'ı yenemeyiz. Yoksa biz onu harp cephesinde geri püskürtürken bile, o bize kendi evlerimizde saldıradurur.
Not: Bu yazının son paragrafında, 25 Ekim 2020 günü saat akşam 7'ye doğru ufak bir değişiklik yapıldı: "Beyaz Zengin Adam" yani Batılı büyük zenginler ve yüksek seviyeli devlet yetkilileri ailelerimizde bizim yerimizi alabilmiş değil. Bunu başarmayı arzu ediyorlar ve güya kadına şiddeti önlemek adına saçma sapan ve aşırı kanunlarla ailelerimize saldırganca müdahale ediyorlar, ama yine de arzuladıkları mutlak egemenliği hâlâ sağlayamadılar. Fakat her ne kadar sıradan erkeği, yani baba ve kocayı, tamamen yok edemeyecek olsalar da, şu da bir gerçektir ki onu büyük ölçüde daha şimdiden sindirdiler ve en sert işkence ve haksızlıkları altına aldılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder