Bu yazıyı geçen sene ağustos ayında İngilizce olarak
yazmıştım. Burada tercümesini veriyorum. Bu sitede, inşaallah, yarın
görünecek olan bir sonraki yazımda ise aradan geçen zamandan sonra o
yazıya doğru bir geri bakış yapacağım.
Sabancı Üniversitesi'nden Halil Berktay, ki ileri gelen bir tarih hocamızdır, beni bazı yönlerden şaşırtan şu yazıyı yazdı: Dulce et decorum est to be able to lie like the BBC.
Beni yanlış anlamayınız. Orada her ne yazdıysa doğrudur ve güncel Türk
siyasetine ilgi duyan herkesin muhakkak okuması gereken çok iyi ve
harika bir yazıdır. Beni şaşırtan ise onun gazetecilik ve doğru sözlülük
bakımından BBC'den yana görünürdeki safiyane beklentileridir.
BBC'nin
Türk siyasetine ve Türkiye'nin PKK ile ilişkilerine dair hakikati soğuk
kanlı olarak çarpıtışına karşı, Halil Berktay hayrete düşmüş gibi
görünmektedir; o PKK ki Kürd ulusçusu ve kendi beyanına göre Marksist
bir militan-devrimci örgüttür, Türkiye'nin (ve artık Suriye'nin)
Kürdlerine tamamen hükmetmeye ve bugünkü Türkiye'nin bir kısmı üzerinde
olacak, gelecekteki bağımsız bir PKK devletine onları zorlamaya
çalışmaktadır. Halil Berktay'ın yazıda ima ettiğine göre, bu gazetecilik
karikatürü ki sözü geçen Marksist devrimci örgüt lehine her türlü
yalanı söylemekten ibarettir, BBC İngilizcenin onun Türkçe versiyonunca
aldatılmasından kaynaklanmış olabilir; nitekim o versiyon şununla
tanınır ki komünist devrimci şiddeti savunan gerici Marksist bir hizbin eğitimli üyeleri onun kadrolarını ciddi derecede
oluşturmuştur. Demek istediğim şudur ki Halil Hocanın bilmesi beklenirdi
ki BBC herhangi bir dildeki versiyonunda farklı davranacak diye zaten
farz edilmemelidir.
Bu noktada, BBC Türkçeyi kontrol
eden Marksistler hakkında kısa bir izaha ihtiyaç vardır. Her şeyden
önce, Türkiye'de, komünist devrimciler üst sosyal sınıflardan gelirler.
Dahası, her ne kadar en başta paradoksal, saçma ve hayrete düşürücüden
öte gibi gelse bile, devamlı bir komünist devrim çağrısı, ama muhtemelen
gerçek bir komünist devrimin olmayışı, gerçekten de elit sosyal
imtiyazlarını muhafaza ve hatta takviyenin en tercih edilen yollarından
biridir. Bu durum Türkiye'nin olağandışı sosyal gelişimiyle ilgilidir.
1980'lerden beri artan ve Ak Parti'nin 2002 sonlarında siyasi iktidara
seçilmesinden beri ivmelenen bir şekilde, Türk işçi sınıfı kitleleri
--ki ağırlıklı olarak az çok dindardırlar veya en azından inançlı
Müslümandırlar-- orta sınıf hâline gelmektedirler ve siyasi sistemde
daha fazla söz sahibi olmaktadırlar, böylece sistemin her geçen gün daha
demokratik hâle gelmesine yol açmaktadırlar. Hem Türkiye'nin Batı dostu
elitleri hem de onların --tabir caizse-- müstemleke-sonrası "ortakları"
için bu durum kabul edilmezdir, çünkü bu şu manaya gelir ki
gayri-seküler Müslüman kitleler ülkeyi kemikleşmiş seküler elitlerin
kontrolünden alıp götürmekte, yerleşik sekülarist, Batı taraftarı
sosyal-siyasi-ekonomik düzeni tam da temellerinden parçalamaktadır. Hâli
vakti yerinde elit-sol mensupları buna âdil rekabet yoluyla cevap veremezler. Cahil
gayri-seküler Müslüman kitlelerden ibaret gördükleri halkın yükselişini
durdurmak için onların akıllarına gelen sayıca az yollardan biri şudur
ki bu kitleleri beyhude olarak şuna ikna etmeye çalışsınlar ki bu
kitleler çok çalışıp orta sınıf statüsü elde etmeyi bırakmalıdırlar,
bunun yerine yüksek statülü elit-solcu efendilerine katılarak bir sözde halk
devrimi yapmalıdırlar. Ne zaman ki muhayyel halk devriminin sözümona
efendileri anlarlar ki Müslüman kitleleri bu şekilde
kandıramayacaklardır, ya Türkiye'deki sekülarizmin o kalesini, askeriyeyi
yardıma çağırırlar ya da dost ve tapılası Batı'yı. Ordu seçeneği onun
şimdiki liderliği sebebiyle artık uygulanır görünmediğinden, şimdi büyük
Batılı güçlere güvenmektedirler.**
Halil Hocanın başka yönlerden
harika olan yazısına karşı küçük itirazıma geri dönersek, sanmıyorum ki
İngilizce BBC'nin o yalanları böylesine açık açık söyleyebilmesinin sebebi şu olsun ki kendileri söz konusu Marksist
eğilimli Türkçe bölümleri tarafından safiyane aldatılmakta olsunlar.
BBC'yi uluslararası planda yöneten kişilerin profesyonelliği ve
zekâsından oldukça eminim. Bu yüzden, şu sonuca varmaya mecburum ki BBC
Türkçenin söz konusu çalışanları ideolojik duruşları tastamam bilinerek
ve hatta tam da o duruşa sahip oldukları için işe alınageldiler.
Türkiye'deki aşırı sol "seküler Batılı değerler"e ideolojik olarak en yakın
ve en sadıktır. Onlar en nihai Batılılaşmacılar, ideolojik Batı
taraftarlığı anlamında en katı modernleşmecilerdir. Dahası, onların
modernleşme yönündeki gayretkeşlikleri ideolojiden öteye geçmez, bu
yüzden ekonomik ve sosyal olarak oldukça gericidirler, dolayısıyla
Türkiye gibi "gelişen" bir ülkenin ekonomik ve sosyal gelişimi için bir
yüktürler; öyle bir ülke ki onun ebeden ve daima "gelişen" statüsünde
kalması beklenir. Bu durum onları BBC'nin üst denetleyicileri olan
kimselere sonsuz derecede sevilesi ve istihdam edilesi kılar, çünkü
ikincilerin bakış açısınca bon pour l'Orient (Doğu için iyi) olan budur.
O
hâlde Halil Hoca fark etmelidir ki ne BBC Türkçe ne de genel olarak BBC
şaşırtıcı veya anormal davranmıyorlar. Yapmaları gerekeni yapıyorlar.
BBC Türkçedeki o insanlar onlardan ancak bu tür davranışlar (veya
dilerseniz, hizmet) ümid edilerek eğitildiler, yetiştirildiler ve o
imtiyazlar onlara verildi.
Dipnot:
* Bu yazıyı ilk yazdığımda, hem İngilizce orijinalinde hem de bir sene kadar sonra yazdığım Türkçesinde, daha sert ifadeler kullanmıştım, çünkü BBC'nin de içinde bulunduğu medya ve sosyal medya organlarından Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasetçi yöneticilerine ve halkına yöneltilen yoğun yalan ve iftira saldırıları karşısında çok bunalmıştım. Düşmanları ne kadar saldırgan olurlarsa olsunlar, Müslümana yakışan nazik ve güzel konuşmak olduğundan, ifadelerimi az önce mümkün olduğu kadar yumuşatmaya çalıştım. (22 Şubat 2017 Çarşamba)
** Ben bu yazının İngilizce orijinalini yazdıktan sonra anlaşıldı ki ordudaki FETÖ yapılanması sayesinde laikçi-totaliter elitlerin ordu seçeneği de aslında hâlâ mevcutmuş. Hatta laikçiler FETÖ darbesine giden yola burada anlatılanlar gibi yöntemlerle bilinçli olarak katkı yapmaktaymış. Amaçları hem Batı desteği hem de FETÖ ittifakı yoluyla ülkeyi tekrar ele geçirmek ve Müslüman gayri-seküler halkın yükselişini durdurmakmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder