I. Giriş kısmı:
حدثنا محمد بن مقاتل قال أخبرنا عبد الله قال أخبرنا سفيان عن منصور عن
سعد بن عبيدة عن البراء بن عازب قال قال النبي صلى الله عليه وسلم إذا أتيت مضجعك
فتوضأ وضوءك للصلاة ثم اضطجع على شقك الأيمن ثم قل
Bize Muhammed ibnu Mukatil anlattı. Dedi ki bize Abdullah haber verdi. O da dedi ki bize Süfyan Mansur'dan, o da Sa'd ibnu Ubeyde'den, o da Berâ ibnu Âzib'den haber verdi. O (Bera) dedi ki, Nebî (s.a.v.) dedi ki yatağına geldiğinde, namaz için olan vuzuun [el yüz vs. yıkaman yani abdestin] gibi tavazzu et [el yüz vs.'ni yıka yani abdest al], sonra sağ yanın üstüne yat, sonra de ki: [...]
II. Allah'ın elçisinin öğrettiği dua:
اَللَهُمَّ أَسْلَمْتُ وَجْهیِ إِلَيْكَ وَفَوَّضْتُ أَمْریِ إِلَيْكَ
Allahumme eslemtü vechî ileyke ve fevvadtü emrî ileyk.
Allah'ım vechimi [yüzümü veya yönümü yani kendimi] sana islâm ettim [teslim ettim, güvenli şekilde götürüp verdim] ve işlerimi sana tefvîz ettim [bıraktım, emanet ettim].
وَأَلْجَأْتُ ظَهْرِيِ إِلَيْكَ رَغْبَةً وَرَهْبَةً إِلَيْكَ
Ve elce'tü zahrî ileyke rağbeten ve rahbeten ileyk.
Sana rağbet edip senden korkarak sırtımı sana yasladım.
لَا مَلْجَأَ وَلاَ مَنْجاَ مِنْكَ إِلاَّ إِلَيْكَ
Lâ melce'e ve lâ mencâ minke illâ ileyk.
Sana olandan başka sığınma ve kurtuluş yeri yoktur.
اَلَّلُهُمَّ آمَنْتُ بِكِتاَبِكَ الَّذيِ أَنْزَلْتَ وَبِنَبِيِّكَ
الَّذيِ أَرْسَلْتَ
Allahumme âmentü bi-kitâbikellezî enzelte ve bi-nebiyyikellezî erselt.
Allah'ım, indirdiğin kitabına iman ettim ve gönderdiğin nebîne [peygamberine, habercine].
III. Hadisin kapanışı:
فإن مت من ليلتك فأنت على الفطرة واجعلهن آخر ما تتكلم به قال فرددتها على النبي صلى الله عليه وسلم فلما بلغت
اللهم آمنت بكتابك الذي أنزلت قلت ورسولك قال لا ونبيك الذي أرسلت
Ardından eğer o gece ölürsen fıtrat [yaratılış] üzere olursun. Bunları son söylediklerin yap. [Bera] dedi ki bunu Nebî'ye (s.a.v.) tekrar ettim. "Allahumme âmentü bikitâbikellezî enzelte"ye ["Allah'ım indirdiğin kitabına iman ettim"e] gelince dedim ki "ve rasûlike" ["ve elçine"]. Dedi ki "hayır, 've nebiyyikellezî erselt' ['gönderdiğin nebîne]."
...
Hadis-i şerifin kapanış kısmında şurası dikkat çekmektedir ki Allah'ın elçisi bu duayı tam şekliyle öğretmiş ve en küçük bir kelime farkını düzeltmişti. Bera bin Âzib nebî yerine resûl yani haberci yerine elçi dediğinde, kendisi Bera'yı uyarmıştı. Herhâlde Allah'ın elçisinin bu titizliği şunu gösterse gerektir ki Allah'ın elçisi şunu çok mühimsemişti ki bu dua kelimesi kelimesine, güzelce öğrenilsin.
Keza bu şerefli sözdeki fıtrat yani yaratılış vurgusu da mühimdir. Bundan da anlarız ki insanın yaratılışı, tabii hâli bu duadaki gibi düşünmektir, yani şudur ki insan sadece o sırada yapılabileceklerle ilgilensin ve elinde olmayan şeyler için tasalanmayıp onları Allah'a bıraksın. Nitekim onun bütün işlerinin ve diğer her şeyin gerçek düzenleyici ve hâkimi zaten Allah'tan başkası değildir.
Bu yazı en son 27 Şubat 2018 Salı günü düzeltildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder