Sayfalar

8 Kasım 2014 Cumartesi

"Türkiye" Kelimesinin Orijinal Anlamı

Sultan III. Selim Babüssaade önünde bayramlaşıyor.**
Pek çok kişinin hiç beklemediğini sandığım, önemli bir gerçektir: Osmanlı yönetimi ve halkı, devletlerine asla Türk devleti demezlerdi; Avrupa dillerinde kullanılan ve "Osmanlı ülkesi" anlamına gelen "Türkiye" veya "Türkiya" kelimesi Türkçede ancak 19. yüzyılın ortalarına doğru kullanılmaya başlanmış olsa gerektir.

Avrupalılar ise Osmanlı hanedanına da, onların devletine de, onların yönetimi altındaki bütün Müslümanlara da Türk derlerdi. Balkanlardaki Osmanlı halkı arasında da benzer bir kullanım vardı. Mesela Müslüman bir Arnavut'a (veya Boşnak'a veya Balkan Türk'üne) sorsanız şöyle konuşurdu: "Türklüğün şartı beştir: Kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak, ilh." Kaldı ki zamanımızda dahi Balkanlı veya Balkan kökenli yaşlıca Müslümanlar benzer cümleler kurarlar ve Türk kelimesini bu şekilde anlarlar.

Osmanlı âlimleri ve aydınları "etnik" diyebileceğimiz bir anlamda kendilerine ekseriyetle Rûmî derdi ki erken klasik Arapçada "Romalı-Bizanslı" anlamına gelen bu kelimenin Osmanlı Türkçesindeki anlamı Anadolulu-Rumelili idi. Ancak şu da inkâr edilen bir şey değildi ki Rûmîlerin ekserisi, en azından bir lingua franca olarak, "lisan-ı Türkî" konuşuyorlardı, çoğunlukla göçebeler veya daha ziyade hayvan besleyen köylüler olan Türk taifesiyle akrabaydılar ve bir anlamda Türk idiler.

Avrupalıların "Türk İmparatorluğu" ve "Türkiye" gibi tabirleri ne anlamda kullandığına dair örnekler bulmak internette gayet kolaydır. Mesela şu haritaya bakalım: John Speed 1626. Harita hakkında The Turkish Empire yani Türk İmparatorluğu tabiri kullanılmış. Altındaki bilgilere göre harita 1626 yılında Londra'da yapılmış.

Diğer bir haritayı daha görelim. "Osmanlı Devletinin Asya'daki kısmı" anlamında "Asya'daki Türkiye (Turkey in Asia)" başlığı atılmış bu harita Suriye, Irak ve Batı Arap Yarımadası gibi Arap ağırlıklı ülkeleri de kapsamakta. Çizim yılı 1900: Turkey in Asia.

Bu iki haritada görüldüğü gibi, Türkiye demek Avrupalılara göre daha bir asır öncesine kadar bütün Osmanlı ülkesi demekti. Zaten Türk demek de sadece Türkçe konuşanlar değil, bütün Müslümanlardı, ama 19. yüzyılın sonlarından itibaren yavaş yavaş sadece anadili Türkçe olanlara inhisar edilmeye başlandı. Nitekim İngilizcede yakın zamana kadar "to turn Turk" yani "Türk olmak, Türk'e dönmek" tabiri "Müslüman olmak" anlamına gelirdi. Burada Türk diliyle ilgili bir çağrışım yoktu. Mesela bir kişi Arap Müslümanların yanında Müslüman olsa buna yine de Türk olmak denirdi.

En temel ve basit sandığımız kelimelerin bile yakın zamana kadarki tarihî anlamları ne kadar girift ve şaşırtıcı olabiliyormuş, değil mi? Kelimelerin anlamlarının zamanla değişmesi esasen normal bir şey olsa da, 19. yüzyıl sonlarından beri süregelen hızlı modernleşmenin ve ulusçuluk akımının yol açtığı aşırı hızlı  ve anormal değişimi, savrulmayı hafifsememelidir.

** Resim Wikipedia/Wikimedia'dan alınmıştır; kamu malı statüsündedir. Resmi yapan, devrin Osmanlı ressamı Kapıdağlı Konstantin'dir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder